18 Eylül 2008 Perşembe

BAKKAL

Benim huylarımdan biri de kelimelere takıntılı olmam. Zira kelimeler düşünceyi yansıtır, hayatı yansıtır. Ben mümkün mertebe kullandığım kelimelere dikkat ederim bu sebeple. Tabii, insanların kullandıklarına da.

Uzun zamandır takıntılı olduğum fakat hakkında yazmanın bugüne kısmet olduğu ve hiç de hoşuma gitmeyen bir söz var.

Bakkal ve hemen arkasından gelen çakkal.

Takıntım bakkalın arkasından çakkalın kullanılması. O kadar çok düşündüm ki aralarında benim bilmediğim gizli bir bağ mı var mı diye? Düşündüm, düşündüm bulamadım.

Biri, ihtiyaçlarımızı paramız olmadığı anlarda bile karşılayan, evimizin anahtarını teslim ettiğimiz, postacımız, abimiz, amcamız, göz kulak olanımız;

Diğeriyse, leşlerle beslenen, aslan ya da kaplanın arkasından giderek onların ardından kalanları yiyen, pis kokan bir hayvan.

Hâl böyle olunca iki kelime arasında kafiyeden başka, ne duygusal, ne organik, ne inorganik, ne maddi ne manevi bir bağ bulamadım.

Olamazdı da zaten.

Peki, ikisi arasında dünyalar kadar fark varken, neden kullanılır bakkalın arkasından çakkal?Bakkalı çakkalı, bakkalından çakkalına kadar, bakkala çakkala.

Sizi bilmem ama, bu durum bana bakkallara hakaret gibi geliyor. Bakkallık mesleğini, bakkalık yaparak alnının teriyle evine ekmek götüren insanları küçümsemek gibi geliyor. Sanki bakkalık önemsiz ve hatta aslında ayıp, bakkallar bayağı insanlarmış gibi bir anlam çıkıyor ortaya. Bir kelimenin önüne ya da arkasına olumsuzluk eki geldiğinde kelime nasıl anlam değiştiriyorsa, bunda da aynı anlam değişikliği oluyor.

Ve inanın ortaya çıkan bu anlam benim zoruma gidiyor. Marketlerin hiperi, süperi, minisi, midisi ve tabii kredi kartları ortaya çıkana kadar, bütün mahalleye yeten, nerdeyse bütün mahalleye veresiye veren bakkal amcalarımıza, abilerimize haksızlık ediyoruz, hakaret ediyoruz bilmeden farkında olmadan.

Ve üstelik, bizim market ihanetimize ve çakkal nankörlüğümüze rağmen bile hâlâ yeri geldiğinde tereddütsüz başvurduğumuz bakkalllarımız bize kapılarını kapatmıyor. Kredi kartlarının limitleri dolduğunda ve eve ekmek, çocuğa süt lazım olduğunda çaldığımız kapımız bakkalları, bu ihanet ve farkındasızlıkla zaten çok şükür bitirdik. Sayısız bakkal kepenk kapatırken, kapatmaya yüz tutmuşken bari gönüllerini hoş edelim de vazgeçelim şu çakkal kelimesini kullanmaktan.

Şimdi vicdanlarınızda tekrar muhasebe edin.

Bakkalı ve çakkalı.

18.09.2008

Hiç yorum yok: